"Enter"a basıp içeriğe geçin

BİR BAKMIŞSIN (EĞİTİM ŞART)

Ne demiş şair Cemal Süreyya:

Hayattayken insanca yaşamayı unutmayın.

Bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç.

               Temel sorunlarımızdan birisini ve ona bağlı olaraktan da karşımıza çıkacak tablo ve sonrasını ne de kısa ve etkili anlatmış. Zaten gerçek şair ve yazarların da kendilerine edindikleri görevleri de bu değil mi? Şair ve yazarlarımızın hayatı, hayatın önemli noktalarını, bu noktaların gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi neticesinde karşılaşılacak hadiseleri bizlere hatırlatması çoğumuzu derinden sarsarken bazılarımız için de bir anlam taşımamaktadır. Sağduyulu yaşayan, diğerkâmlık ölçüsünü göz önünde bulunduran ve belirli ilkeleri neticesinde yaşamına yön veren kimseler her zaman farklı/farkında bir yaşamı benimser.

               En büyük gayelerimizden biri çok para kazanmak ya da para kazanmaya basamak olacak statü elde etmek veya statüye götürecek yolları yürürken/koşarken/ilerlerken kişilik binamızın değerli bileşenlerinden ayrılmak/onları terk etmek olmamalıdır. Çünkü insanoğlu gayeleri gerçekleştirirken bir duruşa ve ilkeye sahip olmalıdır. Bu duruş ve ilkeler toplumu oluşturan maddi manevi dinamik yapıdan soyutlanmadan olmalıdır. Bu duruş benlik kokmamalıdır. Bu duruş kendisi hariç her şeyi yok sayan nitelikte olmamalıdır. Bakın Konfüçyüs’ün şu sözü dikkate değerdir: “Dünyaya güzel karakterlerini göstermeyi isteyen eskiler, önce devletlerini bir düzene koymaya çabalamışlardır. Devletlerini düzenlemek isteyenler, önce evlerine çekidüzen verme gereğini gördüler. Evlerini düzene koymak isteyenler, önce kişiliklerini terbiyeden geçirmeleri gereğini anladılar.”

               Dile getirilen bu sözde üç kelime dikkatimi çekmektedir. Bunlar; anladılar, gördüler, çabaladılar kelimeleridir. Neyi anladılar? Kişilik oluşturulurken terbiyeden geçmesi gerektiğini anladılar. Neyi gördüler? Evlerine/hanelerine/bulundukları yere ve mekâna çekidüzen verilmesi gerektiğini gördüler. Neye çabaladılar? Varlıklarını devam ettirmede en önemli kurum ve sigorta olan devletin düzene koyulmasına çabaladılar. Peki, gördüklerimizi ve anladıklarımızı hayata geçirme çabalamasına giriştiğimizde neleri, nasıl ve neyle yapmalıyız? Cevabımızı yıllar önce bir komedyen tarafından reklam repliği olarak aslında dilimize dolamışlardı. Dilimize dolamışlardı diyorum çünkü karşılaştığımız manzaralarda bu iki kelimeden oluşan cümleyi sadece espri yaparken kullanır olmuştuk. Ama iki kelimelik cümlenin dünyadan daha büyük anlamı vardı. O anlamı bir noktada değersizleştiler. Neydi o cümle? “EĞİTİM ŞART”

               Bu toplumun son yüzyıl insanları olarak bizler, belki/belli ki eğitimin değerini anlamadık ya da bizlere anlatılmadı/anlatılamadı. Çok zengin bir tarihe sahip olmamıza rağmen gerek kişilik gelişim ve ilerleyişinde gerek ailesel ve kurumsal yapılanmada gerek devlet teşkilatlanmasında lider duruşumuz ve kadim tecrübelerimize rağmen maalesef hâlâ toparlanamadık. Kadim kültürümüzün ve devlet teşkilatlanma sistemimizin en önemli özelliklerinden biri “insan eğitmek”, “insan yetiştirmek” olduğu halde bizlerin sadece sloganvari söylemleri en büyük handikaplamız oldu. Kendimizi tanıma gayretine girmeden el alemin sözlerini söyleyip durduk. Ama sadece söyledik. Çinlilerin bir sözü vardır: “Hedefin bir yıl ise pirinç ek. Hedefin on yıl ise ağaç dik. Hedefin yüz yıl ise insan yetiştir.” İşte bu sözü hep söyledik, anlattık ama gel gelelim ki bir türlü kendimizden başlayamadık. (Kıymetli eğitimcilerimiz, bilim insanlarımız, yöneticilerimiz, üreticilerimizi tenzih ederim)

               Şairin dizesinden başladık nereden çıktık diyenleriniz olabilir ama konuların birbirinden kopuk olduğunu düşünmeyiniz. Çünkü eğitim öyle büyük bir etkiye sahiptir ki bir toplumu darmadağın olma durumundan alıp kısa bir süre içerisinde dünyada sözü dinlenir ve aktif rol üstlenen bir aktör durumuna taşıyabilir. Eğitimin önemine binaen yapılan çalışmalar neticesinde toplumumuzun sosyal, siyasal, ekonomik, bilimsel, kültürel, çevresel, sanatsal, sportif ve tüm alanlarında bir toplumu yükseklere taşıyacaktır. Şairlerin ve yazarların dize ve satırlarından gerekli mesajları anlayıp anlamamak bile eğitimle sıkı ilişkilidir. Ana babaya saygıda kusur etmeyip sahiplenmede cansiperane olmanın, eşlerin birbirlerine karşı haklarını anlamanın, arkadaş ve dost kavramlarının içini dolduran, kurum ve kuruluşlarda görevleri yerine getirirken hakkaniyeti gözetmenin, dilimizle-elimizle-yüreğimizle insan olmayı başarmanın, el-dil-yürek üçlüsüyle meydana getirilecek olan sanat eserlerinin oluşturulup “insana” dokunmasının/etki etmesinin en büyük etki elemanı tabii de eğitimdir. Eğitimi rayını oturtamamış ya da geliştirememiş milletler/toplumlar durumu Cemal Süreyya’nın da dediği; “Hayattayken insanca yaşamayı unutmayın. Bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç.” dizelerini yaşarlar. Allâh feraset ve basiret versin. Hem dilden hem elden hem de fikir ve gönülden anlayan kimseler olmamızı nasip eylesin derken biz de son olarak çok değerli bulduğumuz iki kelimelik cümleyi söyleyelim: “EĞİTİM ŞART!”

               Kalın sağlıcakla…

Gökmen CAN

Eğitimci Sosyolog

Tek Yorum

  1. Seyfullah Sarıaslan
    Seyfullah Sarıaslan 14 Mart 2023

    Aynen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir