Hafta sonu çok güzel bir programa katıldım. Bunu da sizinle paylaşmak istiyorum. Elli yıllık ömrümün en güzel günleri arasında ilk beş arasına girecek olan bir zaman dilimini teneffüs ettim. Dili, milliyeti ve kültürü ayrı olduğumuz halde dinimizin bir, sancağımızın bir, hedefimizin bir olduğuna inandığım ve aynı zamanda da feyzinden nasiplenme sadakatimi sürdürebilmeyi kemikleştirmeye gayret ettiğim bir varisin meclisindeydim. Sesi, hitabeti, tevazusu ve ilmiyle son derece kalbi ve ameli olmasının tezahürünü müşahede ettiğimiz ilim insanı Dr. Hüsameddin Karakira Hocamızın varlığıyla huzura kavuştuk. Rabbim kendisini ve yetiştirdiği ilim ehli kimseleri başımızdan eksik etmesin.
Son derece önemli konular üzerinde durdu. Meslek ve statü ayrımı yapmadan her bir ferdin kendini muhatap kabul edeceği bir konuyla bizi aydınlattı. Kısmet olursa konuyla ilgili bir yazı hazırlamaya başladık ama bu yazımızda konuya paralel olduğunu düşündüğüm bir hususu zikretmek istiyorum. Hocamızın hitabını kadim dostum, dava adamlığı noktasında samimiyetinden güç aldığım ve ömrümüzün son 33 yılını paylaşmaktan da gurur duyduğum Mehmet Ali COŞKUN abimle dinledim. Öyle bir söz söyledi ki adeta beynime çivi gibi çaktı desem yeridir. Hocamızın hitabından sonra bana dönüp şu cümleyi kurdu:
– “Hocam biliyor musun âyetler konuşup bize haykırsa var ya kaçacak bir yer bulamayız.”
– “Nasıl yani abi?” dediğimde de bana:
– “Hocam âyetler açık aslında. Yalnız bizim hayatımıza yansıtma noktasında sıkıntılarımız var” deyince de aklıma bazı âyetler geldi. Zaten bu âyetleri hakkıyla hayatımıza yansıtmış olsak emin olunuz ki çoğu sıkıntılar ve çözümsüzlükler sıkıntı ve problem olmaktan çıkacaktır. Aklıma gelen âyetleri ve anlamlarını sizinle paylaşmak istiyorum:
– “Şüphesiz Allâh size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Böylece Allâh size ne güzel öğüt veriyor!” (En Nisâ /58)
– “Rasûlüm! Sen yine de af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (El A’raf/199)
– “O fasıklar ki, Allâh’a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler, Allâh’ın korunup gözetilmesini emrettiği bağları koparırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. En büyük zarara uğrayanlar işte onlardır. (El Bakara/27)
– “Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin. Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, mükâfatını Allâh’tan bulacaksınız. Çünkü Allâh, bütün yaptıklarınızı görmektedir.” (El Bakara/110)
– “Nefsini maddî ve manevi kirlerden temizleyen kesinlikle kurtuluşa erecektir.” (Şems/9)
– “Şüphesiz ki Allâh adaletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayasızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size böylece öğüt verir.” (En Nahl/90)
– “Rahmân’ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ve vakar ile yürürler; kendini bilmez kimseler onlara laf attığında incitmeksizin “Selametle!” derler, geçerler.” (Furkan/63)
– “Ey insanlar! Şüphesiz Allâh’ın va‘di gerçektir. Öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın! O çok hilekâr şeytan da sizi Allâh’ın rahmeti ve affına güvendirerek kandırmasın!” (Fâtır/5)
– “De ki: “Allâh’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allâh, kâfirleri sevmez.” (Alî İmran/32)
– “Kim Allâh’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allâh’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (En Nisâ/69)
Kıymetli abime sırasıyla bu âyet anlamlarını hatırladığım kadarıyla sıralarken de bu kadar açık ve net ifadelerin varlığı bir haykırış olarak algılanmayıp da ne yapılmalıydı? Hep bir itham etme, eleştirme, nakıslık isnat etme ve kulp bulma peşinde koşan insan acaba ne zaman âyetlerin açık seçik ortada oluşunu anlayabilecek dediğimde de Mehmet Ali Coşkun abim adeta konuşmamıza nokta koydu:
– “Hocam! Dilden anlamayan kimseler halden de anlamazlar. Biz herhangi bir olumsuzluğa takılı kalmadan hem dilden hem de halden anlayarak yaşayalım ki müjdelere nail olalım.”
Âmin…Âmin…Âmin…
Kalın sağlıcakla…
Gökmen CAN
Eğitimci Sosyolog
Amin.
Allah razı olsun müdürüm. Aminlerimiz daim olsun.
Kur’anı Kerim mezarlıklarda okunsun diye değil hayata tatbik edilsin diye değil mi? Mülk suresi 2. ayet mealinde:
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”
İnsanlar bu ayete baksa yetmez mi?
Şer olanları bırakıp ta Hâyırda yarışmak ne kadar da güzel olmaz mıydı?
Birbirimizin açık ve kusurlarını aramak yerine kendi kusurlarını kapama yoluna gitmesi daha evle değil mi?
Sevgili kardeşim farkettiyseniz yazarlar, vaizler ya da mikrofon alıp da ortaya çıkanların kahir ekserisi kendilerine doğru yontar davranıştalar. Sana gelince her türlü tehdit vari üsluba varıncaya kadar bilmişlik taslarlar ama gel gelelim ki kendisine gelince…Neyse gülmeyeceğim. Dua ediyorum. Allâh hidayet nasip eylesin.
Ayetler ışığında yaşamak yaşatmak duasıyla 🤲
Evet kardeşim âyetler ışığında yaşamak. Bizim anladığımız ya da anlamak istediğimiz gibi değil hakikatin taaa kendine göre yaşamak. Fitne, fesat, atalet, bencillik, kibirlilik ve kötü şeylerden uzak yaşamak. Âyetlerin haykırışlarına kulak da tıkamamak, göz de kapatmamak gerekir. Allâh bizleri dinde sabit kılsın.